30 Mart 2009 Pazartesi

bay marx'ı davet etmek hataydı

Herkese yetecek kadar punch var çocuklar!


yeni evime taşınalı henüz 1 hafta oldu. bir önceki evimle karşılaştırılınca gerçekten kocaman bir evde yaşamaya başladım. eşyaları yerleştirmek ve dekorasyon için çok zaman harcadım bu hafta boyunca ve gerçekten çok yoruldum.


buralarda adettendir, eğer yeni bir mahalleye taşındıysanız komşularınızla tanışmak için büyük bir parti verirsiniz. ve ben de bu haftasonu için büyük bir parti organize ettim. komşularımı biraz araştırınca genelde orta yaşlarını çoktan aşmış, dul ya da hiç evlenmemiş, gayet ciddi ve siyasetle uğraşan komşularım olduğunu öğrendim. bay zedong, bay lenin, bay castro ve bay stalin'i davet etmeye karar verdim. bir de karşı komşum olan oldukça gizemli bay marx'a not bırakmıştım ancak dönmedi. ben de bizzat gidip partimden haberdar etmek istedim.

kadife pantolonumu ve eflatun ceketimi giyip sokağın karşısına geçtim. zili çaldım. 20 saniye sonra kapı açıldı. saçı başı dağınık bir şekilde açtı kapıyı bay marx.

"merhabalar ben karşı komşunuz sabri sarıoğlan"
"merhaba"
"bu haftasonu evimde bir parti vereceğim de sizin de gelmenizi istiyorum."
"saat kaçta başlayacak bu parti?"
"akşam 8 gibi."
"pekala orada olacağım"

------------
haftasonu-
------------


























ilk gelen bay zedungdu. elinde bir poşet dolusu latince türkçe sözlük getirmişti. güldü. "bu gece çok lazım olacaklar" dedi. anlamadım. ardından diğer misafirler geldi. ben de yiyecek ve içecekleri servis etmeye başladım. bay lenin karaoke yapmak istediğini belirtti ve en sevdiği parçayı,"çaykovski'nin 9. keman konçertosunu" ağzıyla 12 dakika boyunca seslendirdi. bu esnada bay stalin ve bay castro kendi aralarında yakalamaca oynuyorlardı. bay marx yanıma yaklaşıp "biraz daha votka var mı" diye sordu. ve ben de ona içki dolabının yerini gösterdim. dolabı öptükten sonra içine girdi.

bay castro, bay stalinden müsaade isteyerek yere çömeldi ve ördek yürüyüşü yaparak sosisli tabağına yöneldi. bay stalin ise bana dönerek "lavabo ne tarafta?" diye sordu. yerini gösterdim. "bi süre beni rahatsız etmezseniz sevinirim" dedi.

arkamı döner dönmez bay zedung ve bay leninin birbirlerini boğazladıklarını gördüm. onları ayırmaya giderken bay castro arkadan "boğazıma sosis kaçtı" diye bağırdı. tuvaletten çıkan bay stalin, "ben ilgilenirim. sen kavgayı ayır" dedi. bay castro'nun sırtına sarıldı ve boynundan öptü, kokladı ve saçlarını okşadı. bay castro kendine gelmiş gibiydi. ben de kavgayı ayırdım ve onlara "herkes odasına bir hafta cezalısınız" diye bağırdım. bay zedung üzgün bir halde ayakkabılarını alıp gitti. bay lenine dayanamayıp bir tokat attıp "koca adamlarsınız kendinizi rezil etmeden rahat etmiyorsunuz" dedim. ağlayarak koştu ve duvara çarptı. bayıldı. onu taşıyarak dışarı çıkardım. bay castro ve bay stalin ise partiden el ele ayrıldılar.



yorucu bir akşamdı. bittiğine sevinmiştim. koltuğa uzandım. etrafı sonra toplamaya karar verdim. kafamı dinleyecektim. o anda içki dolabından bir ses geldi. bay marxın orda olduğunu hatırladım. dolabı açtığımda bay marx dışarı düştü. altını ıslatmış ve nefessiz kalmıştı. bi kaç tokat attım ayılması için. sonra biraz kendine gelsin diye duşa taşıdım. üzerini çıkardım cebinden küçük bi votka şişesi çıktı. hırsızlık yapmaya çalışıyodu. terbiyesizliğe bak. gömleğini çıkardım. içindeki tişörtte sex pistols yazıyordu. kafa adam olma ihtimali varmış diye düşündüm. sonra tişörtün altından bi tane daha tişört çıktı. onda da "güneşi gördüm" filminin afişi vardı. bi tokat daha attım. küveti doldurdum. içine yatırdım bay marxı. kahve yapmak için aşağı indim. suyu ısttım. hafif bi müzik açtım. ve kahveyi hazırlamaya başladım. yukarı çıktığımda bay marx'ın küveti taşırmış olduğunu ve sakallarını traş makinasıyla kestiğini gördüm. ve ne üzücü ki o traş makinası elektrik kaçırıyordu. bay marx sarsılmaya başladı. ve sigortalar attı. onu kurtarmak amacıyla kauçuk ayakkabılarımı almak için aşağı indim. sigortanın olduğu ahşap dolap yanmaya başlamıştı. yangın bir anda büyüdü. söndürmeye çalıştım ancak hızla yayıldı yangın. bay marx'ı çıkıp kurtardım ve dışarı çıktım. evimin yanışını izledim. bay marx ayıldığında "cebimde votka vardı benim" dedi. ben de bi tokat daha attım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder