22 Mart 2009 Pazar

mısıradam!



vasat süper kahramanlar



Güneydeki kasabalarımızdan birinde bundan 25 yıl önce, bir atom saldırısının ardından, reaktörden içme suyuna karışan nükleer sızıntı yıllar sonra meyvelerini veriyordu.

Tam 20 nisan sabahı, kendilerinden sadece 150 km uzaklıktaki büyük metropole lichtenstein hava kuvvetlerinin bıraktığı atom bombasıyla uyanan kasaba halkı kaçmak için çok geç kalmıştı. nükleer bombanın tadına metropolde yaşayanlara nazaran daha az bakmış olsalar da onlar da zor durumdaydı.

Metropolde yaşayanların ardından gelen nesilde çeşitli insanüstü ve insanlatı özellikler beliriyordu. radyasyonun bir sonucu olarak şehrin bazı bölgelerinde iyi kahramanlar, bazı bölgelerinde de kötü kahramanlar (kötü kahramadan kasıt dost sohbetlerinde; "ışın çocuk mu? o iyi değil ya, o kötü kahraman. geçen hafta benim kuzeni kurtarmaya çalışırken yere düzgün inemediler. daha uçmayı bilmiyo" ya da "-pekmezadam ölmüş ya. -ulan zaten kötüydü ölsün pezevek" gibi hatırlanan kahramanlar), peyda olmuşlardı. etraf kahramanla doluydu. her yerdeydiler. onlar kendi içlerinde kavga ededururlarken kasabada radyasyon etkisini biraz daha farklı göstermiş durumda.

metropolden epey uzak olan kasaba, doğal olarak onlar kadar etkilenmediler radyoaktif dalgadan. orada da elbette etkilenenler vardı. ancak kendilerine süper, mega, mümkünsüz gibi sıfatlar yakıştıracak kadar kibirli de değillerdi, güçleri de yoktu. Kendi hayatlarını idame ettirecek kadar güce sahip olan “süper” kahramanlardan en önemlileri; "mısıradam, retinaçocuk, budaneyinesikadın, pazumen, netbirşekildegörülenkız, zordakalıncakoşandede, pirenine ve kelebekevlat)

mısıradam: ellili yaşlarını süren bir çiftçi. patlama esnasında kasabada değil. patlamadan üç ay sonra, aşçılığını yaptığı denizaşırı gemi ülkeye döner ve evine yerleşir. varışından bir kaç ay sonra, bir sabah uyandığında aynanın karşısına geçip kendi kendine "ne kadar hafiflemiş hissediyorum kendimi bugün" dedikten sonra elini yüzünü yıkar ve ayağına takılan tartıya çıkar. "ne zamandır tartılmıyorum bakalım göbek erimiş mi" ancak gördüğü şey hayret vericidir sadece 30 kilo gelmektedir. eğilerek tartıyı düzeltir ve tekrar çıkar bu sefer 29 kilo geldiğini görür. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu fark eden mısıradam parmaklarının üstünde yükselerek bir balerin gibi durabildiğini görür. yavaşça zıplar ve 2 saniye kadar havada kalır. tam o esnada radyodan;

"fenaadam bugün bir bankayı soyarak kayıplara karıştı. onbinrakungücünesahip adam ise hemen peşinden yürüyerek onu takip etmeye başladı. muhabirimiz yürüyen obrgs adamın yanına yaklaşarak;

"fenaadamı bu hızla yakalayabileceğinden emin misin?"
"hemşehrilerimiz rahat uyusunlar onu 150 gün içerisinde bulucam" dedi.

mısıradam tekrar aynaya bakar. ve o anda farkeder. o da radyasyondan etkilenmiştir. Bir süper kahraman olma eğilimindedir. ertesi hafta havada 1 dakikaya yakın kalmaya başlar. sonra aylarca çalışır yeteneğini geliştirmek zorundadır. üç koca yılın ardından yerin ancak bir buçuk metre yükseğinden uçabilir duruma gelmiştir. bu onu üzer. üç koca yılda uçmayı öğrenmiştir ancak göklerde uçmayı beklerken hala divanların, tabürelerin üzerinde uçuyordur. kendi kendine "biraz daha çalışayım, yükselemezsem babamlara söylerim, onlarla çiftlikte takılırım" bu sefer üçüncü haftanın sonunda vazgeçer ve çiftliğe döner. ailesi fakir olan mısıradam babasına, biçerdöver için biriktirdiği parasını yavruağzı bir ford taunus'a harcamasını telkin etti. mısırları kolay biçebileceği yükseklikte uçması ona büyük bir gelecek kazandırmıştı. Başından geçen bu talihsiz! olay onu gelmiş geçmiş en iyi mısır üreticilerinden biri yapmaya yetmişti. şu an hala babasıyla mısır işinde epey para yapıyolar.

devam edecek....



(gelecek bölüm: retina çocuk kaderiyle mi yüzleşiyor yoksa sadece pinpon mu oynuyor?)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder